Türkiye’de milyonlarca emekli, geçim sıkıntısı nedeniyle giderek daha fazla ekonomik çıkmaza sürükleniyor. Bakan Şimşek’in açıklamaları sonrası gündeme gelen yeni düzenlemeler ve mali politikalar, emeklinin omzundaki yükü daha da artırıyor. Enflasyonun etkisiyle maaşlar erirken, banka kredilerine yönelen emekliler adeta borç batağında yaşıyor.
Emeklinin Ekonomik Savaşında Bankalar Başrolde
Banka Kredileri Emeklinin Kurtuluşu Değil, Kıskacı Oldu
Artan temel ihtiyaç giderleri, elektrik, su, doğalgaz ve gıda fiyatlarındaki sürekli yükseliş, emekliyi banka kapılarına yönlendirdi. Birçok emekli maaşıyla ay sonunu getiremediği için tek çıkış yolu olarak kredi çekmeyi görüyor. Ancak banka kredileri artık bir çözüm değil, tam aksine daha büyük bir yük hâline gelmiş durumda.
Bankalar emekliye sunduğu kredi tekliflerinde genellikle düşük limitler ve yüksek faiz oranları uyguluyor. Krediyi almak kolay gibi görünse de geri ödemeleri emeklinin zaten kısıtlı olan bütçesini darmadağın ediyor. Her ay maaştan önce kesilen kredi taksitleri sonrası, cebinde kalan para emeklinin yaşamasına yetmiyor.
Krediyle Hayat: Emekli İçin Artık Mecburiyet
2024 ve 2025 yıllarında kredi kullanım oranları özellikle emekli grubunda rekor seviyelere ulaştı. Birçok emekli aynı anda birden fazla bankaya borçlu. Kredi kartları dolmuş, ek hesaplar tamamen tüketilmiş durumda. Emekliler, maaşını almadan bankalara olan borcunu düşünmek zorunda kalıyor.
Bazı bankalar ise promosyon ya da kredi verirken emeklinin maaşını taşıma şartı koyuyor. Bu da emekliyi adeta banka zincirine bağlıyor. Para bir yandan erirken, krediyle geçinmeye çalışan emekli için gelecek umut olmaktan çıkıyor.
Para Yetişmiyor: Maaşlar Enflasyon Karşısında Eridi
Para Girişi Sabit, Giderler Katlanıyor
Emeklilerin maaşları yılda birkaç kez zam alsa da enflasyonun hızlı yükselişi nedeniyle bu artışlar piyasadaki fiyat artışlarına yetişemiyor. Bir kilo et, bir paket peynir, bir kasa meyve almak bile artık lüks hâline geldi. Emeklinin maaşı yattığı gün zaten kredi taksitleri, fatura ödemeleri ve borçlar için kullanılıyor. Eldeki para birkaç gün içinde tükeniyor.
Üstelik bankalar, zamanında ödeme yapılmadığında faiz üstüne faiz ekliyor. Bu da kredi borçlarını içinden çıkılmaz hâle getiriyor. Para yönetimi artık bireysel değil, tamamen bankaların denetiminde gibi bir ortam oluştu.
Emeklinin Banka ile İmtihanı: Her Ay Bir Mucize Bekleniyor
Birçok emekli artık banka kredisiyle değil, bir mucizeyle geçinmeye çalışıyor. Komşusundan borç alan, ek iş yapmaya çalışan ya da çocuklarının desteğiyle hayatta kalmaya çalışan binlerce insan var. Ancak para kazanmak da artık kolay değil. 65 yaş üstü bireylerin iş bulması neredeyse imkânsız. Bu durumda tek umut, devletin emekliye yönelik kapsamlı ve adil bir maaş düzenlemesi yapması.
Çözüm Ne Olabilir? Ekonomi Politikaları Gözden Geçirilmeli
Krediler Kolay, Ödemesi Zor
Banka sisteminde kredi almak kolay gibi görünse de, geri ödeme süreçleri emekliler için neredeyse imkânsız hâle geldi. Aylık geliri 10 bin TL’nin altında olan emeklilere 20-30 bin TL’lik krediler verilmesi, birkaç ay sonra bu kişilerin ödeme gücünün kalmamasına neden oluyor.
Devletin, kredi politikalarını düzenlemesi, bankaları daha sorumlu hâle getirmesi ve emeklilere özel faizsiz ya da uzun vadeli ödeme seçenekleri sunması gerekiyor. Aksi takdirde emekli vatandaşlar, hayatlarının son dönemini borç içinde geçirmek zorunda kalacak.
Para Politikası ve Sosyal Devlet İlkesi Yeniden Tanımlanmalı
Emeklinin geçinmesi sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Sosyal devlet ilkesi gereği, devlete düşen görev emekliye huzurlu bir yaşam sunmaktır. Bunun için para politikalarının yeniden tanımlanması ve enflasyonla mücadelede gerçekçi adımlar atılması gerekiyor.
Sonuç Olarak
Emekliler bugün sadece geçinmeye değil, hayatta kalmaya çalışıyor. Banka kredileri bir çıkış değil, yeni bir girdap hâline gelmiş durumda. Para kazanmak zor, harcamak kolay ama kontrol edilemez olmuşken, emeklilerin bu koşullarda yaşaması mümkün değil. Devletin acil olarak harekete geçmesi, bankaların daha adil sistemler kurması ve toplumun bu konuda farkındalık kazanması gerekiyor. Yoksa sadece bugünün değil, yarının emeklisi de aynı acı kaderle yüzleşecek.